Genel

Soru – Şeriat ve lâiklik ne demektir | Bilgi

Tarih Arapların Türklere Yapmış olduğu İhanet ve Kıyımları Yazıyor.
Şimdilerde el üstünde tutulan Arapların tarih süresince Türklere yaptıkları ihanetler ve Türk düşmanlığını, din kardeşimiz dediğimiz Arapların bizlere iyi mi ihanet ettiklerini araştırabilirsin

Kimin ne dedigi umrumda deyil kim neyi hakediyorsa sonunda hakettigini alacaktır.

Ileti otomatik birleştirildi:

1 –
“1916 yılının şubat ayında zamanı Erzurum Kalesi düşmanın sürpriz bir saldırısıyla düştüğünde,bu durumun Osmanlı ordusundaki Arap subaylarının Çarlık Rusya’sının komutanlarına verdiği bilgiler yardımıyla gerçekleştiği anlaşıldı.”

2-“Osmanlı Saltanatını Yıkma Zamanı Geldi”
Buyruk Hüseyin’in oğlu Faysal, Araplara şu bildiriyi yayımlar: “…Uyanınız! Elele vererek, Osmanlı saltanatını yıkma zamanı geldi.” (2) Buyruk Faysal’ın 11 Ağustos 1919 günlü mektubu: “Tüm Müslümanların gözleri İngiltere’ye dikilmiştir.

3-Türk-Müslüman İmparatorluğu’nun yıkılmasında aslolan kuvvet olan Araplar, şimdi ödüllerinin nasıl sonuçlanacağını bilmek istiyorlar.”(3)
Mekke Emiri Hüseyin, 11 Mart 1917’de Bağdat’ı eline geçiren General Mod’a, “Bağdat’ı Turanilerden (Türklerden) kurtardığı için Tanrı’a şükrettiğini,

4-İngilizlerin başarılarına duacı bulunduğunu”bildirecektir.(4)
Her kim Türklerden baş getirirse yüz dirhem vereceğim.İmdi Müslümanlar tek tek Türk’lerin başını kesip getirip 100 dirhemi aldılar,Türk’leri dağıtıp hesapsız kırdılar ve mal ve ganimet alıp gene dönerek Merve geldiler.(5)

5-Yaz ulaşınca Kuteybe, Horasan şehirlerine nameler gönderip asker topladı. Sonrasında göçüp Talkan a vardı. Şehrek ki Talkan meliki idi. Neyzekle bağlaşık idi. Kuteybe nin geldiğini işitince firar etti. Kuteybe Talkan’a girmiş olduğu zaman hükmetti ki ahalisini kılıçtan geçireler.

6-Ne kadar kırabilirlerse kıralar. Bunun üstüne Kuteybe’nin askeri orada hesapsız adam öldürdü. (6)
Hepsini öldürün ! Hepsini öldürün !
Kuteybe dedi: -Vallahi eğer benim ömrümden üç söz söyleyecek kadar vakit kalmış olsa bunu derim ki (Uktülühü uktülühü uktülühü).

7-(Hepsini öldürün, hepsini öldürün, hepsini öldürün) Bunun üstüne Neyzek’i ve iki kardeşi oğulları ki biri Sol ve biri Osman dır. Ve gene o kendisi ile mahsur olanların hepsini öldürdüler. Hepsi 700 adam idi. Buyurdu başlarını kesip Haccac’a gönderdiler.(7)

8-Rivayet ederler ki 4 fersenk yol iki taraftan muttasıl ceviz ağacı dallarına adamlar asılmış idi. Oradan göçtü. Mervalarüd?e kondu. Oradaki melik firar etti. Kuteybe onun da iki oğlunu tuttukta kalan şehrin beyleri itaat edip istikbale geldiler. (8)

9-Ganimet malının beşte birini Haccac’a gönderip semerkant’ın fethini de duyuru etti. Haccac da bu haberi işitip sevindi. kuteybe yine Merv’e döndü. Kardeşi Abdullah’ı semerkant’a komut yapmış oldu. Askerlerinin bir miktarını onun yanında bıraktı ve gereği kadar harp aleti verip,

10-abdullah’a dedi: kafirlerden ( ki Türkler oluyor) asla kimseyi semerkant’a girmeye bırakma, sadece eline bir parça balçık ver ve o balçığın üstüne mühür vur.(9)
Öldürülen Türklerin Haddi Hesabı Yoktu
Bu harblerden birinde, Et-Taberi’nin tüm tafsilatı ile anlattığına bakılırsa,

11-Bir defasında Abdurrahman b. Müslim, Kuteybe’ye, 4000 esirle gelmişti. Kuteybe, Abdurrahman’ın bu şekilde kalabalık Türk esirleri ile geldiğini görünce derhal tahtının çıkarılmasını ve bir meydana kurulmasını istedi.

12-Tahtının üstüne mağruru bir eda ile oturan Kuteybe,bu Türk esirlerinden bin tanesini sağına,bin tanesini soluna,bin tanesini arkasına,bin tanesinide önüne dizilmelerini söylemiş ve sonrada Arap askerlerine dönerek yalın kılıç bu Türklerin kafalarının koparılmasını emretmiştir

13-Cebbar, ceberrüt, insafsız Arap komutanının etrafının aniden bu Türklerin kafa kol ve gövdeleri ile bir kan gölü haline geldiğinden asla kimsenin şüphesi olmamalıdır. Bu harblerde öldürülen Türklerin haddi hesabı yoktu.
Vahşetten Gururlandı

14-Nitekim bu vahşetten adeta gururlanan bir Arap şairi Kaah el-Aşkari şu şekilde haykırmıştır;
Kazah ve Facfac önlerinde korkudan birbirlerine sarılmış zavallı Türkleri öldürdüğünüz geceleri hele bir hatırlayınız. Herkesi kılıçtan geçirdiniz.

15-Yalnız ata dahi binmeyecek yaşta ufak çocuklar kaldı. Binenlerde o hırçın atların sırtında sanki bir yük gibiydiler. (10)
Çanakkale Cenginde Araplar Ateş Altındaki Tabanca Dostlarını Bırakıp Firar etti…

16-“… 57. Alay 180 yükseltili tepeyi, 27. Alay da Kırmızı Sırt’ın büyük bölümünü geri aldı. Fakat sol kanattan haber gelmiyordu. Buraya yollanan 77. Arap Alayının, 27. Alayın soldaki taburuyla beraber düşmanı denize doğru sıkıştırıyor olması gerekmekteydi.

17-Anzakların denize süpürülmesini bu baskı sağlayacaktı. M. Kemal cepheyi siper siper denetleyip askerinin ateş altındaki durumunu inceleyerek, gün doğarken Kocedere’ye gelecek, fazlaca üzücü, fazlaca şaşırtıcı bir vakayla karşılaşacaktı.

18-Çanakkale’de tekrar yaşanmayacak bir vakayla…
Gün ağarıyordu… Telefon bağlanmadan, 77. Alayın 1. Tabur Komutanı Binbaşı Hacı Mehmet Güvenli Bey geldi. Gözleri ağlamış şeklinde kıpkırmızıydı.

19–“Efendim” dedi, “… Utanç içindeyim. Ne yazık ki, alayımız çil yavrusu şeklinde dağılarak harp alanından firar etmiştir…”
– “Ne diyorsunuz?”
-“… Alay komutanını bulamadım. Sizin buraya geldiğinizi duyunca data sunmak için koşup geldim.”

20-Mustafa Kemal bu dürüst askeri Trablus’ta sömürgeci İtalyanlarla savaştıkları günlerden tanıyordu. Yanında kol komutanlığı yapmıştı. Gece sol taraftan niçin data gelmediği, Anzakların niçin denize sürülemediği anlaşıldı. Cenk alanından kaçmak, bağışlanabilir kabahat değildi.

21-Hacı Mehmet Güvenli Bey’e, “Alayı Kocadere’nin batısında toplayınız…” dedi, “…Gene kaçan olursa vurunuz!”
Arap askerlerinin bazı halleri, tavırları, alışkanlıkları, tümende bulunan Türk askerlerini şaşırta gelmişti…

22-Fakat en çok da fazla bu adamların çoğunun tabanca dostlarını ateş altında bırakıp kaçmalarına şaştılar. Bambaşka bir milletin ve fazlaca değişik bir toprağın evlatları olduklarını yaşaya yaşaya her gün birazcık daha iyi ve derinden anlamaktaydılar”

23-Turgut Özakman söz mevzusu dipnotları M. Kemal, Fahrettin Altay, Şefik Aker, İzzettin Çalışlar şeklinde Çanakkale Savaşlarında vazife alan komutanların resmi raporlarına ve adı geçenlerin anı ve müşahedelerine dayanarak hazırlamıştır.)(11)

24-Sultan Mehmet Reşat, bir taraftan Türk Ordusunu harekete geçirirken, öteki taraftan da Halifelik sıfatını kullanarak 11 Kasım 1914 ten Cihad-ı Mukaddes (Mukaddes Cenk)i duyuru etmek suretiyle, ortak düşmana karşı İslâm âlemini beraber muharebeye katılmaya çağırmıştı.

25-Sadece Mekke Emiri Şerif Hüseyin, Hicaz da mukaddes muharebeye razı olmamıştı.Şerif Hüseyin in esas gayesi, Arapların Kralı olmak ve Halifeliği ele geçirmekti.Kahire’deki İngiliz Genel Valisi Sir Henry McMahon ile Şerif Hüseyin içinde Temmuz 1915 ayı içinde meydana getirilen pazarlıkta,

26-kurulması tasarlanan Arap İmparatorluğu sınırının; Şimal de Mersin, Adana, Birecik-Urfa-Mardin dâhil, İran sınırına kadar, Doğuda, Basra Körfezi, Güneyde, Aden üssü hariç Hint Okyanusu kıyısı, batıda ise Kızıldeniz-Akdeniz kıyılarını kapsayacak şekilde olması görüşülmüştü.(12)

27-Hasta Trenindeki Tüm Yaralı ve Hasta Türklerin Hepsini Öldürdüler
Türk Ordusunun Eylül 1918 ayı içinde Tafas çekilme harekâtında Lawrence, kinini ve öfkesini denetim edemez haldeydi. Artık Türkleri hiçbir şeyin kurtaramayacağını biliyordu.

28-Tüm benliği ile kendini o kanlı katliama vermişti. Korkulu çığlıklar atıyordu. Deli şeklinde bağırıyordu. Süngülü bir Türk erinin yüzüne ateş etti ve yere yığılan ölüyü atına çiğnetti.

29-Arap askerleri, Lawrence ın kışkırtmasıyla Dera da terkedilmiş bulunan bir hasta trenindeki tüm yaralı ve hasta Türkleri merhametsizce öldürmüşlerdir.(13)

Ileti otomatik birleştirildi:

Tarih kendini tekrarlıyor

Ileti otomatik birleştirildi:

30-Türk Ordusu, Dera ve Şam istikametinde kuzeye doğru çekilirken Dera Tafas köyü civarında Lawrence, yanında bulunan Arap birliklerine; Savaşçılar! İçinizde en iyisi, en fazlaca Türk öldürecek olandır. Tutsak almayacaksınız. Teslim olmak isteyeni öldüreceksiniz. Hepsini öldürün!

31-Hepsini öldürün! Demiş, bunun üstüne Arap kumandanlarından olan Tallal, Auda ve Nasır da bedevi askerlerine aynı şekilde Tutsak almak yok! Tüm Türkleri öldüreceğiz! Komutunu vermiş ve uygulamışlardır.

32-Ek olarak Tallal, çekilen Türk askerlerini takip ederken yolda halsiz bir halde uzanan su..Su diyen bir Türk askerinin başına ateş ederek onları öldürmüş, yol süresince gücü tükenmiş öteki Türk askerlerini de adamları ile beraber insafsızca katletmiştir. (14)

33-Arap Şimal Ordusunun karşısında bulunan Cemal Paşa komutasındaki 4’üncü Türk Ordusu da Deradan kuzeye Şam a doğru çekilmeye adım atmıştır.

34-Araplar; yol süresince çekilen ve yorgun düşen Türk askerlerine Lawrence’ın de kışkırtması ile insafsızca saldırıyor, onları arkadan hançerliyordu.
Haçlılar Suriye ye ulaşınca Türklere karşı Mısırlılarla birleşmekte tereddüt etmediler.

35-Haçlı ordusu Antakya da Türklere saldırmış olduğu sırada, Mısır ordusu da gene aynı Türklerden Kudüs şehrini zapt ediyordu. Nihayet Türkler yenilip Antakya da alınınca, Haçlılar sevinçle Mısırlıların üstüne yürüdüler ve (Beyt-i Mukaddes)i ellerinden aldılar. (15)

36-Fatimi Halifesi (Elmüstali Billah Ebu-l Kasım Ahmed)’in Türklere karşı Haçlılarla birleşmeye niçin gerek görmüş bulunduğunu Miladin 1097 vakalarından söz ederken işte söyle anlatır:

37-Fatimiler kendi egemenlik sahalarında ve bilhassa Suriye’de Türklerin ne kadar ilerlemiş olduklarını görerek nihayet bu akını durdurmaya karar verdiler. Mustali o tarihten bir yıl ilkin Afdal’in komutasında büyük kuvvetler gönderip +++

38- Haçlılar Türklerle savaştığı sırada onların da Türk fütuhatçılarına saldırmalarını emretti. (16)Bu müthiş kin ve garezin feci tezahürleri Arap-Haçlı birleşmelerine münhasır kalmamış,

39-Haçlıların Antakya önlerindeki meşhur yamyamlıkları Arapları sevindirmiştir! Açlıktan muzdarip olan Haçlıların Arap yardımlarından ilkin Türk şehitlerini mezarlarından çıkarıp pişirerek kebap şeklinde yedikleri, tarihin daima korku ve lanetle anacağı bir vahşet hatırasıdır.

40-Bigün bin beş yüz şehit cesedi birden çıkarılmış ve bunlardan üç yüzünün kutsal başları kesilerek Mısırdaki Halife-i İslam ın haçlı ordugahında Türklere karşı birleşme halletmeye gelen hayasız elçilerine gösterilmiştir.

41-Meşhur haçlı tarihçisi Guillaume de Tyr, Historia de Rebus gestis in partibus transmarinis adlı Latince tarihinin on üçüncü yüzyıl Fransızca çevirisinin 1879 Paris baskısının birinci cildinin 165. sayfasında Arap elçilerinin bu görüntü karşısındaki halini şu şekilde anlatır:

42-Mısır halifesinin elçileri hemen hemen oradan hareket etmemişlerdi. Bu manzarayı görünce, düşmanlarının(=Türklerin) ölmüş olmasından dolayı fazlaca sevindiler… Tüm cenazeler bir çukura atıldı ve kesik adım atar da sayılıp ne kadar oldukları bilinmek suretiyle ordugâha getirildi.

43-Yalnız Mısır Halifesinin Sefirlerine ilişik dört ata yüklenen adım atar gönderildi.
Osmanlı hizmetindeyken Arap subay ve memurların büyük çoğunluğunun devlet aleyhinde faaliyette bulundukları ve bir bölüm kişinin daha etkin bir tutum içinde gizmen görevi yaptıkları tespit edilmişti.

44-İş böyle de kalmamıştır.Meclis-i Umumî,doğrusu Osmanlı Parlamentosu’nda bulunan Arap temsilcileri tam bir casus davranışı içine girmişler,Mekke Şerifi’ne yolladıkları mektuplarda Mekke’nin yönetimini derhal ele geçirmesiniArap başkaldırmasına öncülük etmesini istemişlerdir.(17)

45-Birinci Dünya savaşı esnasında Medine’yi korumakla görevli Fahrettin Paşa ve askerleri, üç yıla yakın bir süre devam eden bu görevde kendi yiyeceklerini halkla paylaştıkları için yiyeceksiz bırakılırlar.

46-Fahrettin Paşa yiyecek sıkıntısı sebebiyle askere bir tamim yayınlayıp çekirge yemelerini bildirir.Kendisinin de çekirge yediğini ifade ederken,hususi bir çekirge menüsünden de bahsederek tarifesini verir;”Dün benim soframda çekirge tavası vardı.Arkadaşlarla yedik fazlaca leziz idi.

47-Hele zeytinyağlı ve limonlu salatası pek hoş oluyor. Eğer fazla çekirge toplayabilirseniz bana da gönderin” diye de not geçiyor.

48-Altın Bulmak İçin Türk Askerlerinin Karınlarını Yardılar
Türk askerleri besin mevzusunda kendilerini korudukları bedevilerden Araplardan asla yardım görmezler.

49-Tarih meraklıları bilirler, Araplar İngiliz oyunlarına inanınca topraklarındaki Osmanlıları çıkarmak için kalleşçe hep arkadan vurdular, Anadolu’ya dönmek suretiyle yola çıkan askerlerimizin geçeceği yerlerdeki su kuyularına zehir attılar

50-Hatta vahşetleri o boyutlara ulaştı ki silahsız savunmasız geri çekilen ve yaralılardan oluşan hastane tümenine saldırarak Osmanlı askerlerini bunlar altınlarını yutup midelerinde saklarlar diye karınlarını deşerek vahşice katlettiler.

51-1916 yazında Arap meselesi İngilizlerin lehine dönmüştü. İngilizler için bir tek hazırlanan esaslar üstünde faaliyete devam etmek kalıyordu. Araplar ile olan bu çatışma İngilizlerin o denli işlerine yaradı ki, Mısır Seferi diye anılan bu seferin daha sonraki aşamalarında,

52-İngilizler, sanki kendi memleketlerinde savaşıyorlarmışçasına uygun şartlar altında savaştılar. Türkler ise kendi memleketlerinin bir kısmında direkt doğruya düşmanca duygular besleyen yerli halk içinde savaşmaya zorunlu olmuşlardı.(18)

53-Tarih yemende ölen Türklerin sayısını bilmiyor! Öğrenmekten ürküyor!
Lawrens’in altınla satın almış olduğu, derleyip toparladığı Araplar, tüm yarımadada Osmanlı askerlerini ve Teşkilât-ı Mahsusa ajanlarını tek tek avlarlar.

54-Bu toplu katliamlar, bazen Lawrens’de bile tiksinti duygusuna neden olur.
Kitaplarda, belgelerde, gözlemlerden en fazlaca Yemen`de yitirdiğimiz Türk asker sayısını aradım. Değişik rakamlar çıktı ortaya. Üstünde birleşilen sayı 300 bin!

55-Bir ansiklopedideki not ise kaybın büyüklüğünü anlatmak için rakamı gereksiz kılıyordu: Tarih, Yemende ölen Türklerin sayısını bilmiyor, öğrenmekten de ürküyor! (19)

56-Din kardeşi(!) saydığımız, birçok millete yeğ tuttuğumuz Arapların, Türklere yapmış olduğu ihanetlerinin derlemesidir…

Ileti otomatik birleştirildi:

57-Kaynaklar
1.(Osman Özsoy, Saltanattan Cumhuriyete Kurtuluş Savaşı, s.19)
2.(Fahri Belen, 20. Yüzyılda Osmanlı Devleti, s.330)
3.(Erol Ulubelen, İngiliz Gizli saklı Belgelerinde Türkiye, s.118)

58-4.(Fahri Belen, 20. Yüzyılda Osmanlı Devleti, s.303-304)
5.(Tarih-i Taberi / Cilt 3/ Syf-343)
6.(Tarih-i Taberi / Cilt 3/ Syf-343)
7.(Tarih-i Taberi / Cilt 3/ Syf-347)
8.(Tarih-i Taberi / Cilt 3/ Syf-344)
9.(Tarih-i Taberi / Cilt 3/ sayfa 33)

59-10.(Ziya Kitapçı, İslam Zamanı ve Türkler, Sayfa 314)
11.(Age, s:296-297 / Age, 4. Bölüm 75, 76 ve 77 nolu dipnotlar, s:623.
12.(Hicaz, Asir, Yemen Cephesi ve Libya Harekâtı (1914.1918)https://t.co/f7y6d0Fmmrş.

60-13. (A.g.e. ; s.173 – Willy Bourgeois; +Çeviren Nusret Kuruoğlu, Lawrence, İstanbul, 1967)
14.(Matthew Eden; Çeviren Kemal Kutlu, Casus Lawrence?ın öldürülmesi, İstanbul, 1991

61-15.(Fransız tarihçi Rene Grousset, Bilan de historia adlı eseri, 1946 )
16.(18. yüzyıl Fransız tarihçilerinden Profesör Mailly, Lesprit de Croisades adlı eseri,)

62-Aktaran: İsmail Hami DANIŞMENT- 1979 senesinde İstanbul?da basılan Zamanı Hakikatler kitabı-
17.(Ergun Hiçyılmaz, Teşkilât-ı Mahsusa, İstanbul, 1979: 83)
18.(Liman von Sanders, Türkiye’de Beş Yıl s.178)

63-19.(Mustafa Balbay, Türkler Mezarlığı Yemen, İstanbul, 2005)
20.(Erol Ulubelen, İngiliz Gizli saklı Belgelerinde Türkiye, s.118)

Murat Akkuş

Mustafa Kemal Atatürk’ün, Amerikalı gazeteci Marcosson’a verdiği röportajda söylediği sözlerin bir kısmı:
“Bigün, cihan harbinden sonrasında Ortadoğu’da kurulan yapay devletlerin halkları ayaklanacaktır.

Ileti otomatik birleştirildi:

O gün ulaştığında, yeni kurduğumuz cumhuriyetimizin yöneticileri, bu halkların değil emperyalist güçlerin yanında yer alırsa aynı akıbete kendileri uğrayacaktır ve Kurtuluş Savaşı’nda yedi düvele haddini bildiren Türk halkı onların da hakkından gelecektir…”

M. Kemal Mustafa Kemal Atatürk

Ileti otomatik birleştirildi:

tarihini bilmeyen bir millet yok olmaya mahkumdur.

Ileti otomatik birleştirildi:

Bu ve bu şeklinde suçları işleyenler günü geldiginde cezalarını alacaklardır.

İlgili Makaleler

bahis forum define forum
Başa dön tuşu