Genel

Çin’de Uygur Türkü gazeteci Nuriman’ın ailesine 46 yıl hapis | Bilgi

Uygur gazeteci Nuriman’ın aile üyelerine ‘terör hazırlığı düşüncesi’ sebebiyle 46 yıl hapis

773x435_cmsv2_bea29d17-acaf-5a2b-a802-bfac5658d953-4762140.jpg

Washington merkezli Radio Free Asia’da (RFA) muhabir olarak çalışan Uygur gazeteci Nuriman Abdüreşid’in anası, babası ve adam kardeşinin, Çinli otoritelerce, “Terör hazırlığı düşüncesi içinde olmak” suçlamasıyla toplam 46 yıl hapis cezasına çarptırıldıkları ortaya çıktı.

Ailesinin 2017’de ilkin toplama kamplarına götürüldüğünü arkasından da cezaevine konulduklarını aktaran Uygur gazeteci, Türkiye başta olmak suretiyle BM ve internasyonal toplumdan aile üyelerinin özgür bırakılması için devreye girmesi talebinde bulunuyor.

Nuriman Abdüreşid, lisans eğitimini Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de, yüksek lisansını Pekin Merkezi Milletler Üniversitesi Çağatay dili ve edebiyatı ve doktorasını da Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsünde folklor alanında tamamlamış.

Minik kız kardeşi Nursimangül Abdureşid de Şangay’daki lisans eğitiminin arkasından yüksek lisansını Marmara Üniversitesi İşletme fakültesinde yapmış.

Nur İman

Çinli otoritelerce 16 yıl 11 ay hapis cezasına çarptırılan Abdüreşit TohtiNur İman İki oğlunun iş adamı olmasını elde eden, iki kızını da en iyi okullarda okutan bir ailenin, Çin hükümetinin hedefi haline geldiğini dile getiren Nuriman ve Nursiman Abdüreşid kardeşler, euronews’e verdikleri mülakatta, Pekin’in, Doğu Türkistan’daki ‘terörle savaşım’ ya da ‘aşırılıkla savaşım’ benzer biçimde savların tamamen yalan suretiyle kurulu bulunduğunu savundular.

Nuriman Abdüreşid, “Çin Komünist Partisi (ÇKP) iktidarı, Doğu Türkistan’da öncelikli olarak eğitimli ve dünya ile entegre kişileri ve aileleri hedef alıyor. Bölgede yürüttüğü kültürel soykırımı tamamlamak ve Uygur kimliğini ortadan kaldırmak için ise bilhassa bu kesimin yok edilmesi gerekiyor.” diyor.

Abdüreşid ailesinin ilkin toplama kamplarına arkasından da cezaevine konulduğunu ilk olarak Türkiye’de yaşayan ailenin ufak kızı Nursiman öğrenmiş.

İki yıl devam eden yoğun çabalarının arkasından Çin’in Ankara Büyükelçiliği’nden anne, baba ve adam kardeşinin hapse atıldığını kendisine bildirdiğini söyleyen Nursiman Abdüreşid, şöyleki konuştu:

“2017 Haziran ayının sonundan itibaren ailemle iletişimim kesildi. Tanıdıklarım vesilesiyle ilkin babam Abdureşid Tohti ile kardeşim Muhammed Ali’nin tutuklanarak kampa konulduklarını öğrendim. Sonrasında annemin de evden alındığını duydum. Çin hükümetine açık mektup yazdım. Aylar devam eden mücadelenin içine girdim. Aileme dair en küçük bir informasyon ve ipucu almak için gece gündüz çaba ettim. Çin’in Türkiye’deki konsolosluğundan annem, babam ve kardeşim ile ilgili informasyon vermesini talep ettim. 2 yıl devam eden çabalarımın arkasından nihayet 15 haziran günü Çin’in Ankara Büyükelçiliği beni telefonla arayarak ailemin durumu hakkında informasyon verdi.” dedi.

‘Terör faaliyetlerine hazırlanma düşüncesi içinde olma’ suçlamasıyla 46 yıl hapis
Toplama kamplarından salıverilmelerini bekledikleri aile üyelerinin, ‘terör hazırlığı düşüncesi içinde olma’ iddiasıyla uzun seneler hapse mahkum edilmiş olmasının kendisine bildiri edildiğini dile getiren Nursiman Abdureşid, şöyleki konuştu:

“Babam Abdureshid Tohti, 13 Aralık 2017’de ‘terör faaliyetlerine hazırlanma düşüncesi’ suçlamasıyla 16 yıl 11 ay hapis cezasına çarpıtılmış. Annem Tacigül Kadir aynı gün (13 Aralık 2017’de) ‘terör faaliyetlerine hazırlanma düşüncesi’ suçlamasıyla 13 yıl ve kardeşim Muhammed Ali’ye de gene 20 Ağustos 2017’de, ‘terör faaliyetlerine hazırlanma düşüncesi’ suçlamasıyla 15 yıl 11 ay hapis cezası verilmiş.” İfadelerini kullandı.

Röportaj esnasında göz yaşlarına hakim olamayan ve ailesinin paramparça edildiğini kaydeden Nuriman Abdureşid, otomotiv sektöründe etkinlik gösteren bir öteki adam kardeşinin 2016 senesinde 7 yıl süreyle cezaevine konulduğunu söylemiş oldu.

“Çinliler ilkin iş insanlarını ve Uygur toplumunun ileri gelenlerini içeri aldı”
ÇKP iktidarının ilkin iş insanlarını ve Uygur toplumunun önde gelen isimlerini toplama kampına ve cezaevine attığını vurgulayan Nuriman, “2016’da tutuklamalar hemen hemen bu kadar yaygın değildi. Kardeşime 7 yıl hapis cezası verildiğinde biz hemen hemen olayın farkına varmamıştık. Çin, çeşitli bahanelerle ilkin Uygur iş insanlarını, sanatçıları, gazetecileri, üniversite hocalarını ve sözü dinlenen aydınları birer birer ortadan yitirdi. Dış dünyaya lanse ettikleri, ‘terörle savaşım ediyoruz’ savunmasıysa koca bir yalandan ibaret. Bir tek benim akrabalarım değil, bilgili kişiler içeri alındı. Uygur kültürünü sakınan, kültürüne bağlı olarak yaşayan aileleri, ‘ben Uygur’um’ diyenleri öncelikli hedef haline getirdiler.” dedi.

“Türkiye ile ilgili herhangi bir bağın var ise büyük mesele”
“Akrabalarım Türkiye’ye asla gelmedi fakat kızları Türkiye’de.” diyen Nuriman, “Bu, onların bizi hedef alması için kafi bir nedendi. Türkiye meselesi orada oldukca duyarlı bir mevzu. Türkçe müzik, Türk bayrağı ya da Türkiye ile bir bağ, büyük mesele demek. Şimdilerde Türkçe ve Uygurca adlar bile yasak.” şeklinde konuştu.

Nur İman Abdüreşit

Anne, baba ve adam kardeşine ‘terör hazırlığı düşüncesi içinde olma’ benzer biçimde bir ‘uydurma’ bir kabahat isnat edildiğini kaydeden Uygur gazeteci, şu ifadeleri kullandı:

“Aileme yöneltilen kabahat, ‘teröre girişim etmeyi planlamak’. İsnat edebilecekleri hiçbir somut ya da soyut kanıt yok fakat ‘planlayan’, ‘düşünen’ benzer biçimde suçlamalarla içeri alındılar. Annem ev hanımı. Evlatlarından başka hiçbir şeyi bilmeyen, düşünmeyen. Kaşgar’da yaşamış, başkent Urumçi’ye yalnız 2 kez giden bir ev bayanı. Babam aynı şekilde oğullarıyla beraber tecim meydana getiren bir şahıs. Bu insanlara yöneltilen suçlamalar aslı astarı olmayan ve temelsiz. Benim ve öteki kız kardeşimin Türkiye’de okumuş olması, ailemin cezaevine atılmasında büyük etken. Bu sebeple Türkiye’den memlekete dönen arkadaşlarımızın tamamı içeri atıldılar. Onlardan tekrar asla haber alamadık. Çinlilerin hazırladığı yasaklı ülkeler sıralaması var. Onların başlangıcında Türkiye geliyor.

“ÇKP’nin İpek yolu Projesi’ni hayata geçirmesi için Uygurları yok etmesi lazım”
İktidardaki Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP), Doğu Türkistan’a tümüyle hakim olmak istediğini korumak için çaba sarfeden Nuriman Abdureşit, “Çin’in İpek Yolu Projesi var ve bu yol tam olarak Doğu Türkistan’dan geçiyor. Çinlilerin bir korkusu var; orası bizim. Doğrusu başka bir ülke. Doğu Türkistan kendilerine ilişik olmadığını biliyorlar. Bunun için orayı ele geçirmeleri lazım. İpek Yolu’nu rahat rahat kullanabilmesi için o memleketin insanlarını yok etmesi gerekiyor ki orada rahatça iş çevirebilsinler.” diyor.

“Doğu Türkistan’a milyonlarca Çinli yerleşimci getirdiler, bizlere soykırım uyguluyorlar”
Çin’in Uygurlara ve Doğu Türkistan’daki öteki Türki toplumlara karşı soykırım uyguladığını belirten RFA muhabiri Nuriman Abdüreşit, sözlerini şöyleki sürdürdü:

“Ben Uygur’um’ diyen herkesi içeri attılar. ÇKP, Uygurları tam anlamıyla yok etmek istiyor. Hatırlarsınız ‘Uygurlara asla acımayın’ emri gelmişti. Gene bir başka yazıda ‘Uygurları, böcekleri ilaçlar benzer biçimde ilaçlayın’ denmişti. Doğu Türkistan’ı kendi isimlendirdikleri şekilde (Şinjang / Yeni cephe) anmak ve orada yalnız Çinlileri tutmak istiyorlar. Kendilerine benzemeyenlerden korkuyorlar. Bizim dilimiz, kültürümüz, inancımız ayrı, yazımız ayrı. Her şeyimiz kendimize ilişik. Bizlere karşı soykırım uyguluyorlar. Uygurların hepsini yok etmek istiyorlar. Toplama kampları kurulduktan sonrasında Uygurların tamamını içeri aldılar. Sokaklarda artık yalnız Çinliler dolaşıyor. ‘Uygurlar rahat yaşıyor’ diyorlar, oysa orada yaşayanlar Uygurlar değil Çinliler. Pekin, milyonlarca Çinli yerleşimciyi getirip Doğu Türkistan’a yerleştirdi.

“Trump’ın Uygur tasarısını imzalaması bir ümit, oysa bunu Türkiye yapmalıydı”
ABD Başkanı Donald Trump’ın Senato ve Temsilciler Meclisi’nde kabul edilen Uygur tasarısını imzalamasının kendileri için bir ümit olduğuna işaret eden Abdüreşit, “Trump’ın imzası bir ümit, büyük bir destek.” diyor.

Benzer bir uygulamanın Türkiye ya da halkı Müslüman ülkeler tarafınca niçin yapılmadığından yakınan Uygur muhabir, “Aslına bakarsak bizim kardeşlerimiz olarak gördüklerimiz bizi desteklemeliydi, Onlar yanımızda olmalıydılar, bunu oldukca istedik. Bu sebeple Türk olduğumuz için orada soykırıma uğruyoruz. Müslüman olduğumuz için bizi hedef alınıyoruz. Müslüman ve bilhassa Türk ülkelerse bizim yanımızda olmadılar. ABD, şu anda Uygurları koruma adına böylesi bir yasa çıkardı bizim için oldukca büyük bir ümit. Toplama kamplarındaki ve cezaevlerindeki 3 milyon insan için bir ümit. Onların çürüyüp gitmeyeceklerinin ispatı. Trump’ın imzası, ‘sizi duyan birileri var, çürüyüp gitmeyeceksiniz’ mesajı veriyor. Bundan sonrasında ne olacağına bakacağız.” sözleriyle Türkiye’ye sitemini dile getirdi.

Türkiye’ya davet: Bizlere kardeşim diyebilmek için yüzünüz olsun
Sadece her şeye karşın Türkiye’yi oldukca sevdiklerini ve vatan olarak gördüklerini belirterek Nuriman Abdüreşit, Ankara’ya şu sözlerle çağrıda bulunmuş oldu:

“Biz Uygurlar, tamamımız Türkiye’yi oldukca seviyoruz. Orası bizim için vatan. Türklerin iki vatanı var; biri doğup büyüdüğümüz yer ikincisi de Türkiye. Türkiye’de 8 yıl kaldım. Doktora yaptım ve üniversitede çalıştım, öğrencilerim oldu. Türkiye’de halk oldukca iyi. Uygur diyince ‘kardeşimsin’ diyorlar. Türkiye’de kendimi Kaşgar’da benzer biçimde hissediyorum. Biz Türklerle biriz, aynıyız. Sadece Türkiye’ye bir çağrım var; eğer bu suskunluğunuz bu şekilde devam ederse, sonradan iş işten geçtiğinde bizim hatırlayacağımız şey sizin suskunluğunuz olmasın. Bizlere kardeşim diyebilmek için yüzünüz olsun. Sonradan kusura bakma o zamanlar öyleydi demeyin. Kardeşim diyorsunuz da iyi mi kardeşsiniz? Ben ölürken sen ne yapıyorsun? İyi ki varsın kardeşim diyebilelim. Biliyoruz bu süreç gelip geçici. Tarihte bizim çekmediğimiz kalmadı fakat bu kez yanımızda olun lütfen. Bu sebeple şu anda son aşamaya geldik. Biz Türkiye’nin hiçbir şey yapmasa da yanımızda bulunduğunu hissettirmesi istiyoruz en azından.

“Basına sesleniyorum, Uygurların sesi kısılmış durumda, vicdanınızın sesini kulak verin”
“Doğu Türkistan meselesini yazmak habercilikten öte insani bir durum haline geldi. Bizim bir görevimiz var, biz gazeteciyiz. Sessizlerin sesini duyuracağız.” ifadelerini kullanan Nuriman Abdüreşit, meslektaşlarına şu sözlerle çağrıda bulunmuş oldu:

“Uygurların sesi kısılmış ve boğulmuş durumda. Milyonlarca insan kamplarda. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük kıyım. O zamanlar bu kadar teknoloji yoktu. Şu anda gazeteciler olarak elimizde olanak varken oradaki insanların yaşamını kurtaralım. Çin’in parası var evet, bir ihtimal bazılarını satın alıyor fakat bizim de vicdanımız var. Kalemimiz var, elinizdeki kalem utanmasın. Bir gazeteci olarak diyorum ki; benim ailemin başına gelen hiçbir meslektaşımın başına gelmesin. Annem, babam ve kardeşlerinden haber alamıyorum, senelerdir seslerini duyamadım. Hiçbir şey yapamıyorsanız bari sesimizi duyurun.”

İlgili Makaleler

bahis forum define forum
Başa dön tuşu